Günlük Burç Yorumları

30 Temmuz 2009 Perşembe

IQ





Bugün kreşte çalışmak için rapor almaya gelen bir psikoloğa

"Kreşte ne iş yapıyorsunuz?" diye sordum
"Çocukların düzeylerini ölçüyoruz, zeki olanları ayırıp ona göre farklı davranıyoruz" dedi


"Kaç yaşından itibaren ölçülebiliyor çocuğun zekası?" diye sordum
"3-3.5 yaşından itibaren ölçebiliyoruz. Bunun için çocukların ilgisini çekecek şekilde görsellerle hazırlanmış Raven ve Tony diye iki test var. Test giderek zorlaşıyor, üç kez başarısız oluncaya kadar tekrarlanıyor. Eğer çocuk sıkılıp dikkati dağılmışsa 4. kez de uygulayabiliyoruz. Sonuçta IQ su 110'un üzerinde ise üstün zekalı diyoruz" dedi


"IQ yaşla artar, ya da azalır mı? Ben 25 yıl arayla iki kez ölçtüm, 15 puan yükselmiş. Bu mümkün mü?" dedim
"Evet IQ artabildiği gibi yeterli uyaran yoksa, aile ilgisizse azalabilir de. Zeka bir kısmı dolu bir bardak gibidir, tam doldurmadan ne kadar dolacağını bilemezsiniz" dedi

İlk resim dünyadaki ortalama IQ'nun bölgelere göre dağılımı.
(Araştırmayı yapanlar Kuzey yarımkürede soğukla mücadele ve doğal seleksiyon sonucu daha kaliteli bir popülasyonun ortaya çıktığını iddia ediyorlar.)
İkinci resim 2 yaşında IQ'su 160 ölçülen
Karina Oakley

23 Temmuz 2009 Perşembe

kıbrıs gazisi




Bugün sinirle içeri giren emekli bir assubay
"Doktor Bey Sosyal güvenlik Kurumunun yerini biliyor musunuz?" diye sordu
"Hayırdır, ne oldu?" dedim

"Ben gaziyim. yayınlanan genelgelere göre özel hastanelerin bizden hiç katkı payı almaması gerekiyor ama istiyorlar. Onları şikayet edeceğim" dedi
"Nerde gazi oldunuz?" diye sordum
"Kıbrıs Savaşı'nda. Ben gönüllü gittim, Rum bölgesinde, Rumların terk ettiği yaralı 4 hücumbotu tamir edip deliklerini köpükle kapatıp, yedekte Türkiye'ye getirdik. Şimdi Deniz Müzelerinde savaş ganimeti olarak sergileniyorlar" dedi
"Rum bölgesine nasıl girdiniz?" diye sordum
"Biz özel kuvvetlerle gittik, önce onlar ortamı temizledi. zaten rütbelerimizi falan söktük de gittik. Eskaza Rumlara yakalanırsan rütbelilere konuşturmak için çok işkence ediyorlardı, erleri ise eziyet etmeden öldürüyorlardı. Cengiz Topel'e neler yaptılar parça parça ettiler" dedi.
"Siz bayağı Amerikan filmlerindeki gibi kahramanca bir operasyon yapmışsınız yani" dedim
"Yaptık. O zaman itibarımız yüksekti. Ben itibarımızın düşeceğini biliyordum, ama bu kadar düşeceğini tahmin etmemiştim" dedi
"Neden elden götürüyorsunuz dilekçeyi, internet sitelerine şikayet etsenize" dedim
Gülerek "İnternetten anlamıyorum ki..." dedi



20 Temmuz 2009 Pazartesi

linux-pardus




Bugün obesite yakınması ile başvuran bir gence ne iş yaptığını sordum
"Bilgisayar yazılımında çalışıyorum. Pardus'u yazan ekipteydim" dedi
"Pardus nedir?" dedim


"Linux tabanında çalışan tamamen Türklerin ürettiği milli bir işletim sistemi. Özellikle güvenliğin önemli olduğu kurumlar bu sistemi kullanıyor. Windows'tan hiç bir eksiği olmadığı gibi daha güvenli ve bedava"
dedi

"Microsoft bizim bilgilerimizi çalıyor mu?" diye sordum
"Hayır çalmıyor ama istediği anda çalabilir. Gerçi çalsa da anında haberimiz olur. Dünyada binlerce hacker bu iş üzerinde çalışıyor, sistemi inceliyor, hatta Windows'u Linux'un içinde çalıştırıp, giren çıkan bütün datayı kontrol altında tutuyor, Windows Linux içinde çalıştığını anlayamıyor. Zaten öyle bir hırsızlık olsa Microsoft rezil olur. Eskiden ICQ vardı, bir güncellemelerinde herkesten çok ufak bir bilgi paketi aldılar, hemen yakalandılar, şimdi silindi gitti, esamisi okunmuyor" dedi

"Linux'ta her program kullanılabiliyoır mu? Mesela virüs yazılımları çalışıyor mu?" diye sordum
"Linux'ta hiç virüs olmaz ki, o Windows'un sorunu. Linux'u binlerce kurt hacker yazıyor o nedenle dış saldırılara karşı çok güvenlidir. Sadece Windows'ta çalıştırmak için yazılmış bazı programlar çalışmayabilir, onun dışında bir fark olmaz" dedi



"Linux'u her isteyen bedavaya indirip bilgisayarına kurabiliyor, sizin ne karınız oluyor, hiç para kazanabiliyor musunuz?" diye sordum
"Hem de çok iyi kazanıyoruz. Mesela benim eksikliğini görüp yazdığım, serverları birleştiren, hepsini aynı anda izlemeyi sağlayan küçük bir yazılım vardı. Yazdım oraya koydum. Bir süre sonra yurtdışından yabancı bir şirket bana ulaştı, aynı yazılımın kendilerine göre modifiye edilmiş bir versiyonunu sipariş etti. Yazan ben olduğum için benim uyarlamam çok basit, en fazla iki günlük iş, ama bedeli 20-30 bin dolar oluyor. Ayrıca sen güzel bir program yazıp oraya koymuşsan bu senin için en güzel referans oluyor. İşveren senin ne yapabildiğini bizzat görüyor, işe alıyor" dedi



Fazla kilolarından kurtulması için diyet listesinin yanı sıra bir egzersiz programı da verince gülerek;
"Zaten bilgisayar başında hareketsiz oturup, fast food yemekten bütün linuxçular, Linuxun simgesi olan penguene benziyorlar " dedi


7 Temmuz 2009 Salı

stadyumda hapislik





Bugün müzmin bronşit ilaçlarını yazdırmaya gelen 50 yaşlarındaki bir hasta
"Biliyor musunuz Doktor Bey ben bu hastalığı Alsancak Stadyumunda kaptım" dedi
"Kötü havada maça mı gittiniz?"diye sordum





"Hayır 3 hafta stadyumda hapsedildim. 1980 öncesi Tariş olayları sırasında ben de fabrikada üniversite öğrencilerini temsilen gözlemci olarak bulunuyordum. Jandarma olayları bastırdıktan sonra herkesi topladı, Alsancak stadyumuna doldurdu, çevresini de kordon altına aldı" dedi




"Kaç kişiydiniz ki?" diye sordum
"İlk başta 1100 kişiydik, peyderpey azaldı, 3 hafta sonunda ben çıkarken 300 kişi kadar kalmıştı" dedi
"Ne yaptınız stadyumda? Nasıl vakit geçirdiniz?" dedim
"Kıllı battaniyeler verdiler, kimisi sahada, kimisi koridorlarda yattık. Maltepe, çay yaptık, ne yapacağız" dedi




"Çay paralı mıydı?" diye sordum
"Evet kantinde paralıydı" dedi



"Maç yaptınız mı?" diye sordum
Şaşırdı; "Tam hatırlayamıyorum, ama yaptık galiba" dedi







Fotograflar 1983-84 yıllarında Türkiye'ye gelen Anton Hazewinkel'e ait

30 Haziran 2009 Salı

yaz ödevi





Geçen hafta yazlığa bir hafta önce gitmek için rapor isteyen bir öğretmene, daha önce de bir öğretmen bu konudan yakındığından
"Siz de okul kapandıktan sonra birbirinize seminer mi veriyorsunuz ?" diye sordum
"Hayır ne semineri, biz ödev hazırlıyoruz" dedi
"Nasıl ödev?" dedim



"Performans ve proje ödevi. Her öğretmen, her ders için bir konu seçiyor, artık eskisi gibi uğraşma da yok, bir tuşla internetten indirip basıyor.Meslea ben Türkçe dersi için noktalama işaretlerini sçetim bastım. Aramızdan seçilen bir komisyon ödevleri topluyor, değerlendiriyor ve bir tanesini ilçe milli eğitime gönderiyor" dedi
"Diğer ödevler ne oluyor?" dedim
"Direk çöpe, yazık bunca kağıt israfına "dedi

Hasta olmadığı için rapor kendisine rapor vermemin mümkün olmadığını söyledim.

29 Haziran 2009 Pazartesi

1 kuruş





Bugün adet görmeme yakınması ile başvuran bir hipermarket kasiyerine muayenesini bitirdikten sonra
"Sizin kasalarda 1 kuruş bulunmuyor mu?" diye sordum
"Bir torba duruyor ama kullanmıyoruz" dedi
"Neden kullanmıyorsunuz? Özellikle Avrupa ülkelerinde para üstü son kuruşuna kadar ödeniyor, ama Türkiye'de kuruş verildiğini hiç görmedim" dedim


"Halk istemiyor, taşımıyor da. Biz mesela 61, 62 kuruşluk bir mala 60 kuruş, 63 kuruşluk mala da 65 kuruş diyoruz" dedi
"Bu size verilen bir talimat mı, zira benim gördüğüm 61 kuruşa da 65 kuruş isteniyor?" dedim
"Hayır, kendi inisiyatifimizle öyle yapıyoruz. Az alınanla, fazla alınan birbirini götürüyor, genelde akşam kasa 5-10 kuruş farkla kapanıyor. Şahsen ben öyle bir kuruş için sorun çıkaran olursa 5 kuruş veriyorum" dedi
"Peki hep fazla alındığında kuruşlar birikip kayda değer bir yekün oluşturmaz mı?" diye sordum


"O zaman kasa fazla verir, kasiyerin savunması alınır. Ha, arada günahı boynuna cebine atabilir, ama kameralar var, yine yakalanır" dedi

Bütün tahlilleri ve ultrasonografisi normal olduğundan kanamasının olmamasına üzülmemesini, çünkü adet sırasında gelen kanın halk arasında bilindiği gibi vücuttan atılması gereken kirli kan olmayıp damarlarında dolaşan normal kanı olduğunu, bu sayede daha az kan kaybedip kansızlık sorunu da çekmeyeceğini, adetlerinin muhtemelen evlendikten sonra düzeleceğini söyleyerek ilaç vermedim.
Konuyla ilgili güncel bir haber

25 Haziran 2009 Perşembe

ex-sir




Bugün ilaç yazdırmaya gelen bir Ziraat hocasına piyasaya yeni çıkan bitki temizleme sularını nasıl bulduğunu sordum.
"Ben de izliyorum, internet sitelerinde gördüğüm kadarıyla pek bilimsel bir dayanakları yok. Bitkilere ilaç sıkıp sonra mamülleriyle yıkayıp temizlendi demişler. Kontrol grubu yok, dolayısı ile bilimsel açıdan bir anlamı da yok " dedi
"Çok reklam yapıyorlar, satışları da patlamış" dedim


"Hayır, bitkinin üzerini temizliyor olsa da içindeki pestisiti temizlemedikten sonra ne faydası olacak. Zaten pestisitlerin esas olarak bitkinin içine girmesi istenir. Atacaksın, bitki onu içine alacak, zararlı geldiği zaman onu uzaklaştıracak. Teorik olarak içindekini temizlemek de mümkün ama bu ürünün böyle bir iddiası yok. İçinde ne olduğu da beli değil. Ben şahsen eve aldığım meyveyi suyla güzelce yıkayıp kurulayıp yiyorum" dedi