Günlük Burç Yorumları

12 eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12 eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2011 Cuma

paraşüt birliği







Bugün ilaç yazdırmaya gelen emekli bir polis
"Oğlanı da askere gönderdik, yurtdışında çalıştığından 21 gün yapacak" dedi
"Siz ne kadar yapmıştınız?" diye sordum
"Ben 20 ay yaptım, bir de 12 Eylülden sonra 15 gün daha yaptım" dedi

"O niye?" diye sordum
"12 Eylül'den önce polisle askerin arası pek iyi değildi. Kaynaşsınlar diye bütün polislere 15 gün askerlik yaptırmaya kalktılar, ama kaynaşma biraz ters oldu. 3-4 dönem sonra vazgeçtiler" dedi


"Ne oldu ki?" dedim
"Assubaylarla emretme konusunda kavga çıktı. Sonra zaten bize bulaşmasınlar diye döşümüze polis diye yazdılar. Ben esas askerliğimde paraşütçüydüm, Yüzbaşı beni paraşüt kulesine çıkartıyor, atlamıyorum. Kaç kere çıkarttı, dedim, uçak getir atlayayım ama buradan atlamam" dedi


"Neden kuleden atlamak istemediniz?" diye sordum
"Kule bir garip bir şey, iple bağlısın, yer yakın falan. Uçaktan atlamak kolay. Zaten uçağın içindeyken uçağı sağa yatırıyor sola yatırıyor, düşüyormuş gibi yapıyor, o kadar ki sen bir an önce şu uçaktan bir kurtulayım diye bakıyorsun. Hesapta kendini kapıdan dışarıya çekip ileriye atlaman lazım ama şöyle omuzunu kapıdan çıkarttın mı rüzgar seni alıp götürüyor" dedi


"Atlayamayan ne oluyor?" diye sordum
"Komandoluktan ayrılıp başka birliğe gidiyor ama hoş bir şey değil, kimse istemez.
Ayağı kırıklar bile atlıyordu" dedi
"Nasıl yani" diye hayret ettim
"Hesapta yere inerken ayaklarını birleştirmen, dizleri kırman lazım, ama ilk heyecanla yere yanlış bastınmı ayak kırılıyordu. 1 ay alçıyla gezdikten sonra hadi atlayışa diyorlardı. Er de zaten para almak için atlamak istiyordu. Bu sefer sakat ayağı korumak isterken diğerine yüklenip onu da kırıyorlardı" dedi
"Atlayış yapınca erlere para mı veriliyordu?" diye sordum


"Evet Nato'nun böyle bir rasyonu vardı. Hem de çok iyi para veriyorlardı. Bizimkiler 1 kişiye verilen parayı 5-6 kişiye böldükleri halde ben bir atlayış parasıyla 90 km uzaklıktaki memleketime taksiyle gidip geliyordum" dedi
"Alçıyla atlamaya nasıl izin verildiğini hiç anlayamadım" dedim
"Kimsenin ilgilendiği yok ki.Dönem Kıbrıs Harbi'nin sonrası, eğitim zayiatı deniyor geçiliyor. Bizim dönemde 6 kişinin paraşütü açılmadı, iki kişi denize atlarken boğuldu şehit oldu. Sarıkamış'ta tatbikata gittik. Tepenin üzerinde ufacık bir düzlüğe atlıyoruz. Bizi izleyen Amerikalı subay 'Biz buraya en fazla 15 kişi atardık, siz 600 kişiyi nasıl indirdiniz' diye parmağını ısırmış. Sonradan komutan anlattı. " dedi


"Paraşüt neden açılmıyor?" diye sordum
"Bunları katlayıcı erler var. Katlarken arasına pudra serpiyorlar. Pudrası az oluyor, çok oluyor, yapışıyor, açılmıyor. Yedek paraşütü açmadan önce eskisinden kurtulmazsan ikisi birbirine dolanıyor, mum olma deriz biz, açılmıyor, taş gibi düşüyorsun" dedi
"Denizde boğulanlar yüzme bilmediğinden mi boğuldular?" diye sordum
"Bilsen ne olacak ki. Sırtında G3 tüfek, bacağında 35 kilo çanta, göbeğinde yedek paraşüt, yüzme bilsen de nasıl yüzeceksin. Suya 10-15 metre kala paraşütü ayırıp suya atlaman lazım. Çengeli açamayan boğuluyor" dedi


"Tüfek denize girip çıkınca bozulmaz mı?" dedim
Gülerek "Çıkınca söküp temizlersin, yağlarsın, bir şey olmaz" dedi

21 Haziran 2010 Pazartesi

Kenan Evren-Manisa





Bugün ilaç yazdırmak için başvuran emekli bir öğretmene nereden emekli olduğunu sordum
"Alaşehir'den" dedi
"Kenan Evren İlkokulundan mı?" diye sordum
"Hayır ama Kenan Evren'in mezun olduğu ilkokuldan emekli oldum" dedi
"Ziyarete geldiğinde orada mıydınız?" diye sordum.
"Evet tabi çalışıyordum. İlk geldiğinde okulumuzun müdürü, öğrencimiz olan Evren'in baldızının torununun cebine not koyup okula yardım etmesi için kendisine göndermiş. Bunu duyan Milli Eğitim Müdürü sen nasıl beni çiğneyip böyle bir şey yaparsın diye arkadaşımızı görevden aldı, ne cezalar verdiler. Yıllarca terfi alamadı" dedi



"Yardım oldu mu bari?" diye sordum
"Oldu da bize yaramadı. O zaman için 20 milyon lira gönderildi. Aynı duvarı yap boz derken paralar çarçur oldu, okula bir faydası olmadı. Evren Paşa okulu denetlemeye geleceği gün başka okuldan sıralar, mefruşat getirildi, yerleştirildi.



Denetlemeyi atlattıktan sonra bütün sıralar, vesaire kendi okullarına geri gönderildi. Kimse de bu durumu Kenan Paşa'ya açık etmeye cesaret edemedi" dedi

7 Temmuz 2009 Salı

stadyumda hapislik





Bugün müzmin bronşit ilaçlarını yazdırmaya gelen 50 yaşlarındaki bir hasta
"Biliyor musunuz Doktor Bey ben bu hastalığı Alsancak Stadyumunda kaptım" dedi
"Kötü havada maça mı gittiniz?"diye sordum





"Hayır 3 hafta stadyumda hapsedildim. 1980 öncesi Tariş olayları sırasında ben de fabrikada üniversite öğrencilerini temsilen gözlemci olarak bulunuyordum. Jandarma olayları bastırdıktan sonra herkesi topladı, Alsancak stadyumuna doldurdu, çevresini de kordon altına aldı" dedi




"Kaç kişiydiniz ki?" diye sordum
"İlk başta 1100 kişiydik, peyderpey azaldı, 3 hafta sonunda ben çıkarken 300 kişi kadar kalmıştı" dedi
"Ne yaptınız stadyumda? Nasıl vakit geçirdiniz?" dedim
"Kıllı battaniyeler verdiler, kimisi sahada, kimisi koridorlarda yattık. Maltepe, çay yaptık, ne yapacağız" dedi




"Çay paralı mıydı?" diye sordum
"Evet kantinde paralıydı" dedi



"Maç yaptınız mı?" diye sordum
Şaşırdı; "Tam hatırlayamıyorum, ama yaptık galiba" dedi







Fotograflar 1983-84 yıllarında Türkiye'ye gelen Anton Hazewinkel'e ait