Günlük Burç Yorumları

deniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deniz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2011 Salı

erden eruç





Geçen hafta İzmir'deki bir toplantıda Erden Eruç'u dinledim.
Ondan, bir insanın kişiliğini spor ve eğitimle nasıl çelik gibi yapabileceğini, önüne çıkan olumsuzluklar karşısında yılmadan kafaya koyduğu şeyin peşinden gidebileceğini öğrendim.
Kendisi okyanusu kürek çekerek geçen ilk Türk.
Üç okyanusu birden kürek çekerek geçen ilk insan!


Denizde en uzun kalma rekoruna (629 gün) sahip tek canlı insan. Rekorun sahibi okyanusta kaybolmuş.
Evini satarak aldığı kontrplaktan yapılmış, ikinci el teknesiyle giriştiği bu macerada teknesine Türk bayrağı çekmek, girdiği bütün limanlarda bayrak göstermek, ülkesini tanıtmak istemiş, ama mevzuattaki tekne tanımı motor şartı getirdiği icin kas gücüyle kullanılan bu kurekli ozel kayığın Türkiye’de kaydı yapılamıyormuş. Üstelik denize elverişlilik belgesi alabilmek icin tekneyi ta Amerika'dan Türk sahillerine getirmesi gerektiği için bunu resmi olarak yapamamış.


İzmir liman idaresinde danıştıkları bir bürokrat "Sen bayrağı yine çek, engel olan mı var" diye akıl vermiş ama son çıkan ticaret yasasıyla artık Türk bayrağı taşımaya hakkı olmayan teknelerin bayrak çekmesine 6 ay hapis cezası getirilmiş.


Denizleri kürek çekerek, kıtaları bisikletle ve yürüyerek aşıp tam bir dünya turu yapmayı planladığı bu seyahatinde ayrıca her kıtanın en yüksek zirvesine de tırmanıyor.


Hayır amaçlı projeleri hayata gecirmek için, oturduğu Seattle’da kurduğu vakıftan, kendi deyimiyle günümüzün köy enstitüleri olan yatılı bölge okullarına 7 yılda sadece 70 bin dolar yardım yapılabilmiş. 2007 yazında Türkiye’den Aktaş Group sponsor olalı beri, Türk'lerden gelen bağışları Ilkogretim Okullarına Yardım Vakfı’na (İLKYAR) yönlendirmiş. Halen o tarihten once projede kilitlenmis ve yarısı Türk'lerden gelmis olan 75 bin dolar civarında bir bağışı da yine hayır amaçlı olarak serbest bırakabilmek icin nakit sponsorluk arıyor.



Erden Eruç'un sitesinin linki


18 Ekim 2010 Pazartesi

bahşiş dilekçesi





Bugün ilaç yazdırmaya gelen bir hasta gemi sayahatinden döndüğünü söyleyince
"Nasıl memnun kaldınız mı?" diye sordum
"Çok memnun kaldık, ilk fırsatta yine gitmek istiyoruz. Geceleri hep yol yapıyor, sabah limana inip geziyorsun. Vize de gerekmiyor" dedi
"Vizesiz nasıl geziliyor?" diye sordum
"Gemide pasaportları alıp manyetik bir kart veriyorlar. Şehre onunla çıkıyorsun. Böylece geri dönmeyen olursa hemen anlaşılıyor. Bizim gruptan birisi gemiye dönüş saatini şaşırmış da büyük olay oldu, polisler falan geldi." dedi




"Söylenen ücretlerden başka bahşiş gibi gizli ücretler de oluyormuş, öyle mi?" dedim
"Kişi başı günlük 7 euro bahşiş var, ama biz yolunu öğrendik. Bir dilekçe yazıp şu kadar bahşiş vermek istiyorum diyorsun. Mesela biz kişi başı 10 euro vermek istediğimizi yazdık. Turun sonunda ekstreye baktık 10 euro düşmüşler. Dilekçe vermeseydik 8 günde 56 euro verecektik. Bu sayede 92 euro cebimizde kaldı. Hizmetleri güzeldi ama zorunlu bahşiş hoş birşey değil" dedi

1 Haziran 2010 Salı

israil suları











Bugün bir gemi süvarisi ilaçlarını yazdırmak için başvurunca;

"Ne diyorsunuz bu İsrail'in gemi baskınına?" diye sordum

"Yaa, hep böyle yapıyorlar. Bizi de çok taciz edip, rotamızı değiştirtiyorlar. Daha kıyıya 100 mil kala telsizle bilgi istiyorlar. Hem de aynı şeyi kırk defa soruyor. Bütün mürettebatın kimlik bilgileri 100 milde, 50 milde, 20 milde tekrar tekrar soruyor. Bilgilerde çelişki olacak mı diye bakıyorlar. Sonra rotanı değiştirtiyor, Suriye kıyılarına paralel gitmene izin vermiyor, illa da açıktan gelip limana 90 derece ile yaklaşmanı istiyor.







Bu gemiye de anladığım kadarıyla rotasını değiştirmesini ikaz etmişler, değiştirmeyince saldırmışlar. Bir seferinde Astod limanına girerken çıkan bir gemiye yok vermek için rotamızı çevirdik, hemen limandan bir hücumbot çıktı. Biz önce uyanamadık, meğer bizim için çıkmış. Yol vermek için döndük deyince geri döndüler.” dedi







“Peki siz kıyıya 100 mil kala, uluslararası sulardayken bilgi vermek zorunda mısınız?” diye sordum

“Uluslararası sular da sahipsiz değildir. Ülkeler bu suları da kendi aralarında paylaşmışlar, takip ediyorlar. Ama İsrail'den başka böyle 100 milde arayıp da sorgu sual eden ülke yok.” dedi

7 Eylül 2009 Pazartesi

gemicilik




Bugün bir gemi kaptanı yola çıkmadan önce yanına almak için ağrı kesici yazdırmak amacıyla başvurdu.
"Nedir bu korsanlık olayları, neden engellenemiyor, gemide sizin silahınız olmuyor mu?" diye sordum
"Ben emekli subayım. Silahım olduğu halde yanıma almam, zira gemide çalışan adamlar- nasıl diyeyim, biraz değişiktir. Karada tutunamamış adamlardır, ahlakları biraz bozuktur. Silah hiçbir işe yaramayacağı gibi daha da sorun çıkartır" dedi



"Kadın gemicinin de olduğu gemi hala kurtarılamadı, neden sizce?" diye sordum
"Korsanlar 10 milyon dolardan başlamışlar, 3,5 milyon dolara kadar inmişler, daha önce Yasa'nın gemisini 500 bin dolara bırakmışlardı" dedi
"Bu armatörün bir teklifi olmuş mu?" diye sordum
"Hayır hiç bir teklif vermediler" dedi



"Geminin bu kadar süre bağlanması o kadar zarara yol açmıyor mu, neden teklif vermiyorlar?" diye sordum
"Armatörler hiç bir zaman zarar etmezler, her şeyleri sigortalıdır. Hem de sigortadan çok iyi para alırlar" dedi
"Gemide kalanlar yiyeceği nasıl buluyorlar?" diye sordum
"Gemilerde kuru erzak çok olur. Pirinç mercimek, zeytin peynir, donmuş et ve gıdalar 3-4 ay rahat yeter. Taze sebze meyve azdır" dedi
"Kadın gemiciler gemide sorun yaşıyorlar mı?" diye sordum
"Son yıllarda kadın zabitler çoğaldı. Makine zabiti bile var. Bana kalırsa kesinlikle kadına göre bir ortam değil ama nedense seçiyorlar bu mesleği. Zabit sınıfında neyse de bir de aşçı olarak kadın alıyorlar, o personel arasında daha çok sorun yaratıyor. Bazen karı koca gemici oluyor" dedi



"O zaman pek sorun olmuyordur" dedim
"Aynı gemiye düşemezler ki. Sürekli ayrı gemilerde, aylarca ayrı kalıyorsun. Mesela geçende Mersin'den Kamerun'a 1 ayda gittik, 4 saat durduk, dönüşe geçtik. Dönüşte de arıza falan oldu 1,5 ay sürdü, 2,5 ay aralıksız denizde kaldık, kolay değil." dedi
"Kadınlar gelince ortamda daha bir kibarlaşma olmuyor mu?" diye sordum
"Yok pek olmuyor. Zaten zabitler ayrı salonda oturur, yemek yer, personel ayrı yerde. Bazen ağzından kaçıyor, kusura bakma diyorsun. Geçende bir limanda kadın zabit tutturmuş beni de gittiğiniz yere götürün diye. Şimdi afedersiniz, gemici limana indiğinde ya midesini doldurur, ya başka işin peşinde koşar. Kızım sana göre yer değil diyoruz, ağladı vallahi beni de götürün diye. O da o hayatı istiyor" dedi


Fotoğraflarda Somalili korsanlar ve kaçırdıkları Horizon 1 gemisindeki 4. kaptan Aysun Akbay